kelegey, tam değil, yarım kusurlu ayran kelegey uyup kalğan: yoğurt fena ekşimiş; tili kelegey: dilinde kusuru olan peltek konuşan.
keleke, istihza, alay.
kelektip, kon. = = kollektiv.
kelem, a. yahut kelem şarıp: Kur’an Kelami şerif).
kelebeç, maskara (gülünç); meni kelemeç kılba: beni maskara yerine koyma!
kelemiş, f. tarla faresi, sıçan.
kelender, kon.= =kalender
kelenğker: kelenğker çapçak: bir nevi saçbağı, saç örgüsü şerit; kelenğker çapçak kelin bar, boygo çetken uulu bar folk. : kelenker denilen saçbagısı olan gelini var, kos-koca oğlu var.
kelep f. : kelep cip: (makarada değil de) kangal, çile şeklinde olan iplik; bir kelep cip: bir çile iplik.