|
|
səhifə | 955/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kele II. 1. yaldız yahut sırma, tırtıl (iplik); 2. bir kıymetli kumaşın adıdır; keleden çapan men tüydüm folk. keleden çapan (kaftan) dikdim.
kelebay = = keleke, meni kelebay kılba:1) beni alaya alma: benimle eğlenme! ; 2) başımı ağırtma!
keleçe (kep sözü ile bir arada) yeni haber, hvadis; emine kep-kelece bar! : ne var, ne yok!, ne haberler var!
keleçek, gelecek, istikbal; keleçekte: istikbalde.
kelegey, tam değil, yarım kusurlu ayran kelegey uyup kalğan: yoğurt fena ekşimiş; tili kelegey: dilinde kusuru olan peltek konuşan.
keleke, istihza, alay.
kelektip, kon. = = kollektiv.
kelem, a. yahut kelem şarıp: Kur’an Kelami şerif).
kelebeç, maskara (gülünç); meni kelemeç kılba: beni maskara yerine koyma!
kelemiş, f. tarla faresi, sıçan.
kelender, kon.= =kalender
kelenğker: kelenğker çapçak: bir nevi saçbağı, saç örgüsü şerit; kelenğker çapçak kelin bar, boygo çetken uulu bar folk. : kelenker denilen saçbagısı olan gelini var, kos-koca oğlu var.
kelep f. : kelep cip: (makarada değil de) kangal, çile şeklinde olan iplik; bir kelep cip: bir çile iplik.
Dostları ilə paylaş: |
|
|