keret, harikulâde bir tarzda önceden görüş istidadı; keretinde bildi: folk. o, önceden gördü.
kerevet = = kerebet.
kerez = = kereez.
kergiç, herhangi bir nesneyi germek için yarayan aygıt; kergiç cip: çocuk beşiğinde bir nevi ağ teşkil eden örme.
kergilçek (Rad.), gerilmiş, gergin.
kerğiştet, atı kızıştırmak; atı oynatmak.
keri I = = kerüü I.
keri II, geri; geri tarafa; geriye; kerisinçe: tersince, bilakis; keri ket- yahut keriget-: gerilemek; tedenni etmek, fakir düşmek.
keriget- , bk. keri II.
kerik, f. gerden.
keril- , I. gerilmek; 2. mec. kurulmak, caka satmak.
keriliş- , müş. kerilden- ’den.
kerilt- , et. keril-’den.
kerim, a. Kerim (Allahın sıfatıdır).
kerimsel, f.sıcak rüzgâr; sam.
keriney, f. 1. madeni boru (krş. mor I) ; 2. borazan (çalgı).
keristen: keristendey bolup catkanın karaçı; yan gelip yattığına baksana; keristen dey kerilgen: kurulan.
keriş I, 1. çekişme; kavga; ağız kavgası; uruş keriş: sövme ve kavga; uruş kiriş düşmadıktın belgisi ats. : ağız kavgası ve çekişme- düşmanlık beldeğildir; 2. tutuşma, kapışma.
keriş- II, sövüşmek; biri-birine sövmek: çekişmek; kavga etmek; uruşpas uul, kerişpes kelin bolboyt ats. : çekişmiyen oğul, kavga etmiyen gelin bulunmaz.
keriştir-, biri-birine sövsün diye birini ötekisine kışkırtmak.