kete, (karş. kite) 1. (Rad.) genç kadınların güzel elbisesi; 2. (Rad, V) kadınlara mahsus başa giyilen şey, serpuş.
keteçe, keteçi = = keteçik.
keteçik, es. Avrupalı kadınların dikiş kutusunun yerini tutan işlemeli küçük kese (bu keseyi kadınlar, bir süs olmak üzere, boyunlarına takarlardı).
keteçin (Rad.) , işlemeli mendil, başörtüsü.
ketençik, tedenni, degradation, gerileme, regression.
ketençikçil, gerileyen, regresif.
ketençikte- , gerisin-geri gitmek, gerilemek, ricat etmek; tedenni etmek, geride kalmak.
ketençikteme, geri, geride kalan.
ketik, gedik, çentilmiş, kenarı kırılmış; kem-ketik: kusur, eksiklik, sakatlık, hesap noksanı; kem-ketiği: eksikleri-kusurları; tişi gedik yahut ketik diş: kenarı kırılmış diş; çeti ketik çını: kenarı kırılmış fincan.
ketil- , I, ket-’den; mut. (yalnız yardımcı fiil olarak) unutulup ket idi: unutuluverdi.
ketil- , II, kenarı kırılmak; diş-diş olmak; tulpardın tuğayı ketilse, sazğa bassa cetilet ats. yürük atın tuynağı (tırnağı) kırılırsa bataklıkta gezmekle düzelir.
Dostları ilə paylaş: |