ketiril- , mut. ketir-’den; ketirilgen canğılıştık: ika edilen yanlışlık.
ketiş- II. müş. ket- ’ den; eki koğşu ketişip kalmak: iki komşu ayrıldılar, kavga ettiler; cay-cayına ketişti: yerli yerine gittiler.
kektin, kaçkın.
ketkis- , gitmiyen; gitmek iktidarında bulunmıyan (bk. kököy).
ketmen, f. bel, kazma; ketmendin cebesi, bk. cebe; buttun ketmeni: parmaklarla ağım arasındaki ayağın üst kısmı; ketmen ooz: büyük ağızlı; ketmen çap-: kazma ile kazamak.