kıdır- ιι, dolaşmak, avare gezmek; bir şey araştırıp, dolaşmak.
kıdırakey = = kıdırata.
kıdırata, etrafında, sıra ile, baştan başa; kıdırata çaptı: etrafında koşturdu; kıdı-rata taş koydum, kızıl ögüzdü boş koydum (bilm.):etrafa taş koydum, kırmızı öküzü salıverdim (tiş, til- dişler ve dil).
kıdırğıç, gezginci (diyar diyar dolaşan adam).
kıdırma, 1. seyyar; 2. dolaşan; bir yere muvakat olarak giden; kıdırma boştoo es. halka şeklinde yol takip eden posta; kıdırma doktor: dolaşan tabip; kıdırma sessiya: bir yere muvakkat olarak gelen (mahkeme).
kıdırmaçı, seyyar satıcı; elde taşıyarak ufak-tefek şeyler satıcı.