kırmızı, 1. kızıl; kırmızı kızıl: açık al; 2. kırmızı ipek.
kıroo, kırağı.
kıroolon-, kırağı ile örtülmek, kırağılan-mak.
kıroy: kıroy-kıroy! koyunları çağırma nidasıdır.
kırpma, temas eden, ilişen; kırpıma tegerek: mat. mümas daireler.
kırr: kırr-kırr! atları çağırmak nidası.
kırs, çabuk alevlenen (adam), alıngan, nazlanan, maymun iştahlı.
kırsa, kad. tilki.
kırsığuu, naz, kapris, inat, direngenlik.
kırsık ι, 1. belâ, felâket, afet, kaza, engel, muvaffakiyetsizlik, işlerin yürümeme-si; kırsık karmaptır: felâkete uğradı; şorduunu kırsık çalıp, közdön ayrılıp kalğan eken: zavallı kazaya uğramış ve gözünü kaybetmiş; 2. kapris, inat; kırsığı bar: anlaşmaya gelmiyen, dik kafalı, kaprisli.
kırsık- ιι, entrika çevirmek; manialar, engeller çıkarmak, kapris göstermek, inat etmek.
Dostları ilə paylaş: |