kısasız, 1. hissesiz; 2. intikamsız; kısasız kıyamet cok ats. hareket intikamsız kalmaz.
kısık, sıkışık, sıkıştırılmış, dar; kısık köz: dar göz, dar gözlü; kısık cer: dar geçit, dar boğaz; eşkitin kısığı, kapı yarığı (aralık kalan kapının yarığı); kısık ündüü tıbış: db. dar sadalı ses.
kısıl-, sıkıştırılmak, tazyik edilmek, sokulmak.
kısılış ι, sıkıştırılış, tazyik ediliş, zor durum.
kısılış- ιι, müş. kısıl-‘dan.
kısım, tazyik, tesir, baskı; kısımğa al-: sıkıştırmak, tazyik etmek; kıyın kısım kez: zor ve mudil an.
kısımçılık, tazyik; baskı, müşkülât, sıkışık durum, zor ahval, şiddetli tedbirler.
kısın-, sıkışmak; kırçıldaşar coo kelse, kısımbaymın kılçanğdap: folk. amansız düşman geldiğinde büzülecek ve şaşkın şaşkın bakınacak değilim.
kısınğkı, 1. bir parça sıkışık, bir parça daralmış, bir parça dar; 2. coğ. boğaz.
kısınğkıra-, hafifçe sıkıştırmak; köz kısınğkıra-: gözü hafifçe kapamak, yummak.
Dostları ilə paylaş: |