kıyçıldat-, et. kıyçılda-‘dan; kışkı coldu kıyçıldatıp: kışlık yol boyunca gıcırdatıp giderek.
kıydı, kurnaz, hilekâr, işini bilen; kıydı neme, teep albasın: (bu at) işini bilenlerdendir, sakın ayağiyle vurmasın (tepmesin); kıydı bala: kurnaz çocuk.
kıydık: ooduk-kıydığı cok: fazlası-eksiği yok; nanıbız bir biribizdikinen ooduk-kıydığı cok, akmattın nanı saal çukarak eken: hepimizin pidelerimiz birbirine müsavi ancak ahmedin pidesi bir parça ince idi.
kıyğa-: kıyğap: çarpık; yandan; kıyğap ağıp catkan suu: yandan akmakta olan nehir (mes. dağ yamacı boyunca); kıyğap öttük: çaprazlamasına katederek geçtik.