|
kıykanğ, dağ çukuru (küçük deresi).
kıykanğda-
|
səhifə | 1044/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kıykanğ, dağ çukuru (küçük deresi).
kıykanğda-, büzülmek ve yerinde oynatıp durmak, kıçını oynatmak.
kıykanğdat-, et. kaykanğda-‘dan; arık atın kaykanğdatıp kele atat: kötü atın kıçını oynatarak gelmektedir.
kıykas, baştan-başa; cıynoo önöktügü kıykas cürüp catkan kez: her yerde ekin toplama gayretinin devam ettiği çağ.
kıykay-, gayet zayıf görünüşte bulunmak: iskelete benzemek.
kıykılda-, boğuk ses çıkarmak (mes. boğazı tıkanmış adam hakk.); zor ve boğuk bir surette solumak.
kıykıldat-, et. kıykılda-‘dan; kekirkekten alıp kıykıldattım; gırtlağına yapışarak hırlattım; kozunu kıykıldatıp zorğo cetelep keldim: (sürüklendiğim za-man) hırlayan kuzuyu zor getirebildim.
kıykım, kesintiler, ufak parçalar; kıldan kıykım tap-: her şeye takılmak, kusur aramak.
kıykımda-, 1. ufak kesintileri, parçaları seçmek; 2. çatmak (mes. kavga ve dövüş için bahane aramak).
kıykır-, haykırmak, bağırmak, üzerine bağırmak; kıykırıp okuu: yüksek sesle okuma.
Dostları ilə paylaş: |
|
|