kıykırt-, et. kıykır-‘dan; kıykırtpay basıp aldı emi folk. bağırtmadan bastı.
kıykıruu, işs. kıykır-‘dan.
kıykuu, turna sesini taklittir.
kıykuula-, bağırmak (turnalar, ve nadir olarak ta, başka kuşlar hakkında).
kıykuulaş-, müş. kıykuula-‘dan.
kıyla, f. çok, oldukça çok, hayli; kıyla cer: epey yer, oldukça uzak; kıyla ubakıt boldu: epey zaman geçti; bir kıylası: mühim bir kısmı, onlardan birçokları; kızıl kekirtek kıyla cerge sekirtet ats. açlık her şeyi yaptırır (harfiyen.: kırmızı gırtlak, birçok yerlerde sekmeye mecbur eder).
kıylan- = = kıynal-.
kıylant- = = kınalt-.
kıyma, çarpık kesilmiş; kıyma kaş bk. kaş ı, kıyma caka: bir çeşit yaka; kıl kıyma: 1) gayet keskin (kılı yaracak derecede keskin); 2) kad. yabanî domuz.