kıymala-, ufak doğramak; yarmak.
kıymıl, hareket, tempo.
kıymılsız, hareketsiz, hantal ağır kımıldayan.
kıymılsızdık, hareketsizlik; ağır kımılda-ma.
kıyna-, tazip etmek, eziyet etmek.
kıynal-, azap çekmek.
kıynaldır-, azap vermek.
kıynalt-, et. kıynal-‘dan.
kıynaluu, işs. kıynal-‘dan.
kıynoo, azap verme.
kıypıçıkta- = = kıypıy-.
kıypılıktat-: kirpiğin tez-tez kıypılıktatıp: gözlerini (harfiyen: kirpiklerini) hızlıca kırparak.
kıypıy-, dar ve kaymaç olmak (gözler hakkında); tanoosu tar, közü kıypıyğan çap caak: ince burunlu, kaymaç gözlü, uzun yüzlü.
kıyra-, yıkılmak, kırılmak, parça parça olmak; kayrap kal-: perişan olmak.
kıyrağısız, yıkılmaz; elderdin kıyrağısız dostuğu caşap cana kenğip catat: milletlerin dostluğu yaşıyor ve genişliyor.
kıyrak, aksayarak yürüyen ve ağrıyan bacağının dizini tutan adam.
kıyrakan, helâk, perişani; kıyrakanı çıktı: yıkılmış, yağma edilmiş olarak.
kıyranğda-, hareketlerinde, kemikleri çıkık duran zayıf kimseye benzemek; iğrilmek (mes. harekette bulunan araba tekerleğinin ve zayıf sarhoşun sallanması gibi).
Dostları ilə paylaş: |