kobul, uzunca oyuk. küçük oluk küçük oluk şeklinde olan tezyinat: (uuk'm (bk. )alt kısmı;; keregr (k.) nin üst kısmı; tündük (bk.)ı ve çamğarak (bk.) bu gibi tezyi natla süslenirler; geniş yakalı kürkün dikiş yerlerine de, bu gibi süs yapılır); eerdin kdbulu: atın sırtıyle eyer arasındaki boş kalan yer.
kobulda-: kobuldap suuk kiret: her yandan soğuk giriyor.
kobuldan-, oyuklarla, olukçukıklarla kaplanmak.
kobur, yahut kobur-cobur: mırıldanma, gevezelik, lâkırdılar, yüksek sesle konuşmalar; kobur sal-: şayia çıkarmak; kobur-kübür: fiskos (kâh yüksek sesle, kâh alçak sesle); şıbır, kübür-kübür koburğa aylandı: fiskoslar git-gide yüksek sesle konuşma şeklini aldı.