|
kobura-, mırıldanmak, abuk-sabuk söylenmek.
koco
|
səhifə | 1069/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kobura-, mırıldanmak, abuk-sabuk söylenmek.
koco, f. 1. hoca (Muhammed peygamber neslinden yahut dört Halife soyundan olan kimse) Seyit; 2 efendi; sahip, patron (bk. aca).
kocoğoy, 1, çolpa, hantal, çekingen, 2. kurumuş ve sertleşmiş, katılaşmış, 3. i ve ı seslere böyle denir, çünkü onlar uzamazlar.
kocoğoyluu = kocoğoy; kocoğoyluu ton: katıalşmış gocuk.
kocoluk, 1. hoca vaziyeti (bk. koco); 2. patronluk.
kucoluu, hocah (bk. koco), efendisi olan.
koconğdo-, söverek saldırmak, hâkimiyetini kaba bir surette göstermek.
kocoy-, aşırı katılaşmak, kuruyup kabuk bağlamak, yamn-yumru olmak, girintili-çıkmtılı olmak; kocoygon kişi: uzun boylu, kurumuş adam.
kocoyun, r. patron, çorbacı.
kocoyunduk, patron vaziyeti, efendilik; kocoyunduk kıl-: patronluk etmek, tasarruf etmek.
kocura-, öteden-beriden konuşmak, çene çalmak (ayni zamanda konuşan birkaç kişi hakkında), kaygısızca gevezelik etmek, teklifsizce konuşmak.
kocuraş-, müş. kocura-'dan; konoktor; öz ara kocuraşıp oturat: misafirler kendi aralarında teklifsizce konuşup oturuyorlar.
koçkor, 1. damızlık koç; 2. (insan hakkında); kösemen, atılgan.
koçkorok, genç, enenmemiş koç (henüz damızlık olarak kullanılmadığı ve sadece bu vazife için ayrılmış olduğu devirde).
koçkul, yahut kara-koçkul: koyu kırmızı; koyu vişne rengi; koçkul çay: koyu çay, kara koçkul kan: koyu kırmızı kan.
Dostları ilə paylaş: |
|
|