A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3


kobura-, mırıldanmak, abuk-sabuk söylenmek. koco



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə1069/1828
tarix03.01.2022
ölçüsü6,96 Mb.
#48112
1   ...   1065   1066   1067   1068   1069   1070   1071   1072   ...   1828
kobura-, mırıldanmak, abuk-sabuk söylenmek.

koco, f. 1. hoca (Muhammed pey­gamber neslinden yahut dört Ha­life soyundan olan kimse) Seyit; 2 efendi; sahip, patron (bk. aca).

kocoğoy, 1, çolpa, hantal, çekingen, 2. kurumuş ve sertleşmiş, katılaş­mış, 3. i ve ı seslere böyle denir, çünkü onlar uzamazlar.

kocoğoyluu = kocoğoy; kocoğoyluu ton: katıalşmış gocuk.

kocoluk, 1. hoca vaziyeti (bk. koco); 2. patronluk.

kucoluu, hocah (bk. koco), efendisi olan.

koconğdo-, söverek saldırmak, hâki­miyetini kaba bir surette göster­mek.

kocoy-, aşırı katılaşmak, kuruyup kabuk bağlamak, yamn-yumru ol­mak, girintili-çıkmtılı olmak; kocoygon kişi: uzun boylu, kurumuş adam.

kocoyun, r. patron, çorbacı.

kocoyunduk, patron vaziyeti, efen­dilik; kocoyunduk kıl-: patronluk etmek, tasarruf etmek.

kocura-, öteden-beriden konuşmak, çene çalmak (ayni zamanda konu­şan birkaç kişi hakkında), kaygı­sızca gevezelik etmek, teklifsizce konuşmak.

kocuraş-, müş. kocura-'dan; konoktor; öz ara kocuraşıp oturat: misa­firler kendi aralarında teklifsizce konuşup oturuyorlar.

koçkor, 1. damızlık koç; 2. (insan hakkında); kösemen, atılgan.

koçkorok, genç, enenmemiş koç (he­nüz damızlık olarak kullanılmadı­ğı ve sadece bu vazife için ayrıl­mış olduğu devirde).

koçkul, yahut kara-koçkul: koyu kırmızı; koyu vişne rengi; koçkul çay: koyu çay, kara koçkul kan: koyu kırmızı kan.


Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1065   1066   1067   1068   1069   1070   1071   1072   ...   1828




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin