asıl , a . 1 . yüce soylu ; asil , asıl tukumduu : yüce soylu ; cins ; asıl çorom : asaletli dostum ; 2 . kıymetli tal ; inci ; kıymetli kumaş ; asıl buyum : mücevherat ; asıl taş : kıymetli taş ; asıl – baştan , asıl – baştan ats . : akıl kafadadır ; cevherler ide , taşlar arasında bulunur .
asıl II, 1 . asılmak ; sallandırmak ( asılmak suratiyle cezalandırılmak ) ; asılsanğ , asıl cıgaçka asıl ats . : ölsen de çalgı ile öl ( harfiyen : asılırken bile soylu ağaca asılmak hoştur ) / 1 / ; 2 .hücüm etmek ; 3 . takılmak ; maga asılba : bana takılma ! ; asılıp sura - : ısrarla , çamsakızı gibi yapışarak istemek ; ricada ısrar etmek .