kozu- II. ikame edilmek, uyandırılmak.
kozula-, kuzulamak.
kozulat-, et. kosula-'dan; koylordu kozulatıp küçöbüz: koyunları ku-zıılattıktan sonra göçeceğiz.
kozut-, tahrik etmek, teşvik etmek, kışkırtmak, harekete getirmek, boştan çıkarmak; caş balanı kozutpa!: küçük çocuğu kışkırtma!
kozutuu işs. Kozut-'tan.
köbmö = köpmö.
köbönğ, şişkinlik, kabarıklık, boş ve mesamatlı olmaklık (çabuk kayb-olabilen semizlik); at köbönğ tartıp kaldı: at bir parça topladı (ancak bu yağ bağlama esaslı değildir).
köböö, eteğe dikilen parça.
köbööl, sahildeki in, suyun kazdığı çukur; cardın 'köböölündö caşırmıp: kıyıdaki çukurda saklanarak.
köböörü-, kabarmak, şişmek.
köböörüt-, et. köböörü-'den.
köbööt == köbööl.
köböy-, çoğalmak, adetçe artmak, kemmiyetçe büyümek (hacimce değil).
Dostları ilə paylaş: |