köküldöt- , et. köküldö’den.
kökült- , et. kölkü-’den.
kölmö, durgun su, durgun suyun irkileceği yer.
kölmök = =kölmö.
kölmöktö- ,bol olmak (mayi hakkında); közdön kölmöktöp caş aktı: gözden bol- bol yaş döküldü.
kölökö, gölge.
kölökölö- , gölgeden faydalanmak, gölgede oturmak, gölge aramak.
kölöm, hacim, mikyas, ölçü, büyüklük; kölömü bir teşe: büyüklüğü bir dönüm.
kölönğgür, bir çeşit pamuklu bez.
kölönğkö = = kölökö.
kölöş, r. kaloş, lâstik.
kölpöktö- , kurularak, süzülerek yürümek (geniş elbise giymiş vücutlu şişman kadın hakkında).
kölpönğdö- = = kölpöktö-.
kölpü- , 1. geniş ve güzel olmak (giyim hakkında); 2. kurularak, süzülerek yürümek (yeni, pahalı giyim giymiş insan hakkında); şayı çapan menen kölpüp bastı: ipek çapaniyle kurularak yürüdü.
kölpük- :kölpügüp cat: rahat rahat uzanarak yatmak.
kölpül- : köz caşı köl bolup kölpülüp ıylap turat: hıçkırarak ağlıyor ve göz yaşı göl gibi akıyor.
Dostları ilə paylaş: |