köşülünğkü, dağdagasız, rahatlık, tam sükûn; köşülünğkü tart- : rahatlık ve sükûnet içinde bulunmak.
köşüün, sükûn, rahatlık haleti; köşüün tart- : rahat etmek, sükûnet bulmak.
köt, 1. avm. kıç, geri kısım; koy kötünö saldı folk. : koyun gütmeye icbar etti; kötünön: onun peşinden, arkasıra; kötümön kele atat: peşimden geliyor (şimdi gelir) ; 2. göt, mak’at; közüm körbösö, kötümdü börü cesin ats. : isterse kıçımı kurt yesin, gözüm görmezse zarar yok (kaygısız adam söylüyor) ; köt kıs- : yelkenleri indirmek, sükûnet bulmak; kötönğdü kıs! ; rahat otur! sus! ; kötü kıska: (götü kısa) hiç bir türlü kesin karar vermiyen kimse; kötünö kıspayt: on paralık kıymet vermiyor; kötünö ketençiktey baştadı: kıçın- kıçın gitmeye başladı; 3. tenasül aygıtları (erkeğin ve kadının) ; 4. kuvvet, kudret, cesaret, becerik; köttü sağa kim berdi? : sana bu cür’ et nereden geldi? bu hakkı nereden aldın? ; kötü kança! : cür’et edemez! nasıl cür’ et eder! ; kuday kulum dese, bayğambar ümbötüm debey, kötü kança! ats. Tanrı kulum derse, peygamber ümmetim değil demeye nasıl cesaret eder? ; kötü çak, yahut kötü çaktuu: daha toydur, eli kısadır, gücü yetmez; 5. kötü boş: karamuk (bitki) .