kumura, ağzı dar küp kumbara; yahut deve derisinden yapılan aynı şekildeki tulum (ayran ve kımız yapmak için yarar) ; cakşı ıştalğan kara kumuradan kımız kuyup olturat: iyi tütsülenmiş siyah tiltumdan kımız döküyor.
kumurska, karınca; kumurska bel: ince zarif bel; kumurska kiçinekey bolsa da kayrata too anğtarat ats. : karınca küçücük ise de , gayreti dağı deviriyor .
kun, f. 1. tar : kan pahası , diyet ; kun kuu- : öldürülen bir akrabanın kanı için öç almak , kan gütmek ( diyet almak yahut kan mukabilinden kan dökmek süretiyle ) ; atasının kunun kuuğan : babasının kanını güttü ; çubaktın kununday kuudu ats. : iddalarının haddi hesabı yoktu ( harf . : çubağın kanını güder gibi öç alma için uğraştı ; çubak kırgız destanında iz bırakmadan kaybolan bir kahramandır , ki kırgızlar onun kanını kâh bir kavimden , kâh diğer bir kavimden isteyip duruyorlardı ) ; kun al- : öldürülen akrabanın öcünü almak ; kunun aldı : intikamını aldı ; kun bütür yahut kun oylo-: kan pahası ödemekle ilgili olan bir dâva hakkında karar çıkarmak ; kunu cok bay : hasis zengin ; erdin kunu , nardın bulu emes ats. : esefe değer bir şey değildir ( harf. : bahadırın kan bahası , hecin devesinin kıymeti de değilki ) ; 2. kunu uçkan yahut kunu kaçkan : işleri sarsıldı , eski iyi durumunu kaybetti kurumunu ve kuruluşunu kaybetti ; kunu kaçıp , şümüröyö kaldı : eski azametini kaybetti ve büzüldü.
kunacın, dana ; tay kunacın: ikinci yaşına girmiş olan dana ; kunan kunacın: üçüncü yaşına basmış olan dana ; bıştı kunacın : dördüncü yaşına basmış olan dana.