kuur- ıı, 1, kavurmak, kızartmak; 2. mec.bitkin bi hale komak, perişan etmek; zamanasın kuurayın folk.: ben onun hayatını altüst edeyim.
kuura-, kurumak, tükenmek, yok olmak; kuurağan kedey: , büsbütün fakir; murunku kuurağan turmuş: eski berbat hayat.
kuural, 1. mutlak hazır bulamayız; üç uktasa, kuural tüştö cok: hatıra hayale gelmedi (harfiyen: üç defa uyusan dahi rüyaya girmez); 2. müzmin hastalık.