külkayır, bk. kül ıı.
külkü, gülüş, gülme; külkü kıl-: alaya almak, alay etmek, içi ooruluu külkü süyböyt ats. kaygısız olan – uykucu – dur, divane adam – gülegendir.
külküçü = = külküçül.
külküçül, gülegen ( çok gülen ); sana ası çok – uykuçul, akılı cok – kül – küçük ats. dertli olan gülme sevmez.
külkülüü, gülünç, komik; külkülüü pyesa: komedi.
külmöksön, güler gibi gözüken, gülüyormuş gibi görünen; külmöksön bolup: gülüyormuş gibi gözükerek.
külöögöç, gülmeyi seven, çok gülen.
külpönğ, parıltı, parlama, parıldama.
kültük, 1. pisliklerin akması için çocuk beşiğinin altına konulan teneke, kutu, çömlek yahut bir parça keçe gibi şey; 2. vicdan, haya; kültüğü cok: hayasız.
kültüksüz, hayasız, vicdansız.
kültüldö-, titremek (şişman kimsenin sarkık, yumuşak vücut kısımları hakkında).
kültüy-, sarkık ve titrek karınlı şişman görünüşünde bulunmak.
Dostları ilə paylaş: |