mağızım = maksım.
mahabbat = makabbat.
makabbat, a. muhabbet.
makal, a. atalar sözü, mesel, vecize.
makala, a. makale; baş makala: başmakale.
makalay = malakay.
makaldat-: makaldatıp ayttı: atalar sözü karıştırarak anlattı (ata sözü kullanarak ima etti).
makalduu, benziyen.
maki, çakı.
makluk = makuluk.
makmal, a. kadife.
makoo, gabi, anlayışsız, ahmak.
makooluk, anlayışsızlık, gabilik, ahmaklık.
makorke, r. bir nevi kaba tütün.
makröö, a. dn. şeriatın tasvip etmediği iş, mekrûh.
makröölük, makröö-`den mücerret isimdir (bk. mökröö).
maksat, a. gaye, niyet, arzu, maksat.
maksım, 1. ezilmiş arpadan maltsız olarak yapılmış içki (alkolsüz); 2. = bozo.
maksimum, r. azamî, çoğay.
makta-, övmek, methetmek.
maktağansı-, över gibi gözükmek.
maktanıç, övüngenlik.
maktan-, övünmek, farfaralık etmek, caka satmak.
maktançaak, övüngen.
maktançılık = maktanıç.
maktant-, et. maktan-`dan.
maktaş-, biri-birini övmek, hep beraber övmek.
maktat-, et. makta-`dan.
maktoo, övme, methetme.
makul, a. makûl, uygun, muvafık; makulsunğbu?: razı mısın?; al makul boldu: o muvafakat etti; maa makul boldu: benim hoşuma gitti; men makul kördüm: ben mıvafık buldum, ben onadım.
makulda-, tasvip etmek, onamak.
makuldanıl-, mut. makulda-`dan.
makuldant-, nasihat etmek; muvafakatını almaya çalışmak.
makuldaş-, biri-biriyle anlaşmak; hep beraber onamak, tasvip etmek.
Dostları ilə paylaş: |