moyul, salkım erik ağacı (prunus padus) , yabanî diken.
moyun, boyun; kolunğ menen kılsanğ, moynunğ menen kötörörsünğ ats. : elinle yaparsan boynunla kaldırırsın (mesuliyet hakk) ; moyunğa al-: üzerine almak, kabul etmek; canğılıştarın moynuna aldı: kendi yanlışlarını kabul etti, itirafı kusur etti; moynum alam: üzerime alıyorum, kabul ediyorum, deruhte ediyorum; moyunğa art-: (birisine) yükletmek, taahhüt altına koymak, vazife olarak vermek; moyunsun- = boysun-; moyun ber-:teslim olmak, yenilmek; moyun küçtükkö sal-: kuvvete güvenmek, kuvvete dayanmak; moynu tonğ: inatçı, dik kafalı; moyun alış-: boyunlarını sarmak suretiyle kucaklaşmak; moyunğa kur (yahut: boto-, yahut: çılbır) sal- (yahut salın-) es. : kendi boynuna kuşak (yahut: atkı, dizgin) atmak; mec. boyun eğmek, ran olmak, itaat etmek; moynum car berbeyt bk. car II.
moyunça, iki yaşına basmış ve meme emmeyi bırakmış olan buzağı, dana.
moyunda-: at moyunda: kamçı ile atın boynuna vurmak ve bu suretle onu bir yana çevirmek (bu hareketiyle atlı protestosunu ifade ediyor ve çekilip gidiyor) ;keçeği sözün bugün boyundabay tanat: dünkü sözünübugün üzerine almayıp inkâr ediyor.
moyundaş-, biri-birinin boynuna sarılmak; eköö moyundaşpay koydu: ikiside kabahatini itiraf etmedi (yahut kendilerine karşı sürülen iddiayı üzerine almadı.)