A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3


nikelen-, nikâhlanmak. nikelüü-



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə1314/1828
tarix03.01.2022
ölçüsü6,96 Mb.
#48112
1   ...   1310   1311   1312   1313   1314   1315   1316   1317   ...   1828
nikelen-, nikâhlanmak.

nikelüü-, es. nikâhlı (nikâhı dini merasim icra eylemek suretiyle kıyılmış) .

nipta = ıpta I.

nitroglitserin, nitrogliserin.

niyet- = neet.

noko = oko I.

nokot, a. nokta; sözdü nokotuna keltirip aytat: sözü rabıtalı ve dürüst söylüyor.

nokto, 1. yular; 2. (rad.) çizme süsü.

noktolo-, yular geçirmek.

noktoluu, 1. yularlı; 2. (rad.) süslü (çizme hakkında) ; noktoluu ötük (rad. , V) : nakışlı çizme.

nomur, r. numara; kiriş nomura: (vesikanın) varide numarası.

nomurda- numaralamak.

nomurdoo, numaralama, numerotaj.

nomurduu, numaralı.

noo, f. oluk.

nooça, f. uzun boylu.

nookas = ookas.

noolan, (rad. , V ) bir kumaşın adıdır.

nooruz, f. yeni senenin ilk günü (mart ayında) , nevruz; nooruz köcö: yeni yıl köcö’sü. (bk.) .

nootu, f. çuha.

norma, r. pay, norma, kaide, nisbet.

noşotur, a. nışadır (*) .

not, r. müz. nota.

noyabr, r. kasım ayı.

noyon = oyon.

noyu-, zaaf göstermek, yenilmek.

nökör, (yalnız destanlarda) 1. uşak; 2. içoğlan.

nöl, r. sıfır.

nölök = naloğ.

nöömöt, a. nöbet, sıra; nöömöt menen: sıra ile.

nöşör = öşör.

nöşörlö-, = öşörlö-.

nuk, ırmağın yatağı, mecra.

nukum = ukum II.

nukura, mutlak, saltık; nukura çın: tamamiyle hakikat; nukura çonğduk mat. : mutlak kemiyet.

nukus, a. = kusur.

nur, a. ışık, şua; betinin nuru kaçtı: benzi değişti, benzi uçtu, benzi soldu.

nurdan-, nurdal-, nur saçmak, nurlanmak.

nurdant-, et. nurdan-‘dan.

nurduu, al yanaklı, nurlu, nurduu ciğit: güzel delikanlı.

nurk, uruk, kabile, soy:

nurlan- = nurdan-.

nurluu = nurduu.

nuru, tezek (toprak için gübre) .

nuska I, a. 1. örnek, nümune; 2. nüsha; 3. tab. basış miktarı, tiraj.

nuska- II, göstermek, talimat vermek, işaret vermek, elle göstermek, kol menen nuska: elle göstermek.

nuskaluu, örnekli, nümune olacak kadar mükemmel; nuskaluu söz: öğüt sözü, kabîle âdetlerini anlatma suretiyle süslenmiş olan söz.

nuskaluuluk, misallik, örneklik.

nuskoo, yol gösterme; es. talimat, direktif.

nuskooçu es. talimat veren, enstrüktör.

nükör = naker.

nül = nöl.

O

obaça = oboço.

obdul-, 1. gövdeyi öne doğru atarak kalkmak; 2. hiddetle üzerine atılmak.

obkom, r. (bu, rusça “oblastnoy komitet” sözünün kısaltılmış şeklidir ki bu da eyalet (vilâyet) komitesi demektir; m. ) .

obligatsiya, r. tahvilât.

oblus = obulus.

oblustuk = obulustuk.

obo = aba II.

oboço, 1. tümsek, tepe, höyük; 2. bir parça ilride, bir parça uzakta, başkalarından ayrı olarak; üydön oboço oturalı: keçe evden bir parça uzakta oturalım; oboçorok barıp: bir parça uzağa çekilerek.

obodoy, hırs, doymamazlık; obodoyunğ kuruğan it! vay seni, doymaz köpek.

obol = obolu.

obolku, evvelki; oboldukay: eskisi gibi, evvelden olduğu gibi, başta olduğu gibi.

obolu, a. evvelce, daha önce, evvelâ; obolu özünğ iç, kiyin men içeyin: evvel kendin iç, sonra ben içeyim; enğ obolu: her şeyden önce.

obon, melodi, nağme; obon sal-: ırlamak, şarkı söylemek.


Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1310   1311   1312   1313   1314   1315   1316   1317   ...   1828




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin