oodaruu, 1. devirme; 2.terceme, çevirme ( bir lisandan diğer bir lisana. )
ooduk, yamık , yamık mail, yana sarkmış, br yana iğrilen; könğülü bir capına ooduk boldu: gönlü taraflardan birine yattı, meyletti ( taraflardan birini tercih etti ) ;akçabız bir- biribizdikinden. ooduk- kıydığı köp emes: birbirimizin paralarının miktarında büyük fark yoktur.
oodur- , et. oo- ı-‘den; oodura tartıp saldı: öyle çekti, ki bir yana meylettirdi.
ooğan tar. yüksek makam sahibinin uşağı.
ookam, zaman, ân; bir ookamda: bir müddet sonra.
ookas, hasta.
ookastan- , hastalanmak.
ookat, a. 1. gıda, rızk, erzak; ookatı caşkı: bolluk içinde yaşıyor; ookatı naçar: fakir yaşıyor; ookat cok:fakirdir; ookat kıl- : yaşayış vasıtaları kazanmak; ookatka bışık cigit: ( işlerini çevirmek ve yaşama vasıtaları kazanmak huusunda) beerikli delikanlı; ookat cayı: maddi vaziyet;2. iyelik ( tarlalar, hayvanlar, av-bark ve s: ) ; ördüştön cakadapı ookatıma tüşüp keldim: yayladaki mer’adan dağ eteğindeki iğeliğime gidip geldim; 3 . münasebetler; ookatınğ ötpöyt biz menen: folk: bizimel geçinemiyorsun.
ookattan- , bolluk içinde yaşamaya başlamak; kiçinekey ookattana kalıptır: bir parça iyi yaşamağa başlamıştır.
ookattuu zengin ; hali- vakti yerinde olan, bardık kolhozdordu bolşeviktik, bardık kolhozçulardı ookattuu kılalı: bütün kolhozcuları zengin yapalım; ookattuu turmuş: mreffeh hayat.