örköndöl-, gelişmek.
örköndöö, inkişaf, gelişim, tekâmül.
örköndöt-, geliştirmek, inkişaf ettirmek, büyütmek.
örköndötüü, işs. örköndöt-‘ten.
örköştön- = örköçtön-.
örmö, örme, örülmüş (mes. Kamçı).
örmöçü, örücü.
örmök, kırgız dokuma tezgâhı (ufkîdir); örmök kombinatı es.: mensucat kombinası (fabrikası); örmök önör cayları es.: mensucat imalâthaneleri.
örmökçü, 1. çulha; 2. örümcek.
örmölö-, tırmanmak, emeklemek.
örnök, nümune, misal.
örnöktüü, nümunelik, örneklik.
örö I: örö kiyiz: nakışsız düz keçe.
örö- II: öröp- cöröp: şöyle- böyle, üstünkörü yaparak.
örön = örön I.
öröö, 1. atın ön ayağını art ayağına bağlamak için olan kötek ( sağ ayak sağ ayağa, sol ayak sol ayağa bağlanır); 2. böyle bir köstekle bağlanmak.
öröölö-, ön ayağı arka ayağa bağlamak; kayçı öröölö-: çapraşık bağlamak; sağ art ayağı sol ön ayağa bağlamak.
öröölöt-,et. öröölö-‘den.
öröölüü, köstekle bağlanmış (art ayak ön ayağa bağlandığı zaman),
öröön I, 1: insan vucudunun (sağ ve sol olmak üzere) yarısı; önğ öröönüm büt boydun ooruyt: vucudunun bütün sağ yarısı ağrıyor; 2. eteğin yan kısmı;3. çoğ. dere.
Dostları ilə paylaş: |