|
|
səhifə | 1391/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| özöktüü, özlü, ilikli.
özölön-, feryat etmek; hıçkırarak ağlamak; ölüp ketsem kokustan, özölönör cok bolso folk: ölüverirsem, benim için ağlıyan kimse bulunmaz.
özölönüü, işs. özölön-‘ den.
özön, 1. nehrin yatağı, mecra; özön başı aşuu bolot; ats. ırmağın menbaında geçit bulunuyor; yarın başlangıcında ise, su geçidi bulunuyor; özön bulak (bk. özöndüü); 2. havza: ısık-köl özönündöğü rayondur: ıssıkköl havzasındaki bölgeler.
özöndö-, nehir boyunca yürümek, gitmek.
özöndüü: özöndüü bulak: bir çayın manbaını teşkil eden kaynak; özündüü suu: akar su, ırmak.
özöörü-, 1. tam bir gevşeklik durumunda bulunmak;(karna , böğüre vurmak yüzünden) nefes kesilmek) 2. şiddetli açlık hissetmek; özöörüp öl-: açlıktan ölmek
özöörüt-, et. özöörü-‘den.
özübütöttük, sis. iş yerinden gizlice sıvışmak; iş yerini değiştirmek.
Dostları ilə paylaş: |
|
|