salıştırı-, karşılaştırmak, karşılaştırma.
salışuu, dövüşme, tutuşma, muharebe.
salıt (kaşr. Salt I), 1. nizam, adet,resim; mutunku salıt menen: eski usul ve adetler üzerine; 2. es. mihrin (ağırlığın) sıkı bir surette tayin tesbit edilen kısım.
salkı, ilki sözünün tekidir.
salkın, serinlik, serin; küzgü konğur salkın: sonbahardaki hafif serinlik; salkın köz menen kara-: ihtimamsız, dikkatsiz davranmak; işke salkın kara-: işe ehemmiyet vermemek, üstünkörü yapmak.
salkındık, 1. serinlik; 2. dikkatsizlik, itinasızlık.
salmak, ağır çeken, ağır, davranan; salmak ölçümü: izafî sıklet; almak-salmak yahut almaktan-saklamak : munavebe ile; ekööbüz almak salmak iştedik: ikimiz munavebe ile çalıştık.
salmaksız, ağır olmıyan; hafif.
salmakta-, 1. bir şeyin ağırlığını takriben oranlamak; 2. halsizlik hissetmek; bütkön boyum salmaktap turat: rahatsızım.
Dostları ilə paylaş: |