sayran, f. 1. gezinti; 2. genişlik, bolluk; sayran cer: vasi va rahat yerler; sayran talaa: geniş ve engin sahra; sayran kün: bolluk içinde geçen rahat hayat; 3. zevk; sayran kur: zevk almak keyf çekmek.
sayranda-, 1. gezinti yapmak; 2. keyf çekmek.
sayraş-, müş. sayra-‘ dan.
sayrat-, et. sayra-‘ dan.
sayroo, işs. sayra-‘ dan.
sayroon, nehrin sığ yeri.
sayroondo-, sığ yerini bularak geçmek (ırmağı); suudan sayroondop keçtim: nehri (düz çizgi boyunca değil de) sığ yerini bularak geçtim.
sayuz, kon.= soyuz.
sayuzdaş-= soyuzdaş-.
sayuzduk= soyuzduk.
saz I, bataklık; saz önğdüü: (zayıflıktan) yüzü sararmış (adam).
saz II, f. iyi, hoş, yoluna konmuş; az bolso da saz bolsun ats. az olsa da, öz olsun.