sergektik, 1. canlılık; 2. uyanık, hassasiyet, tetikte bulunmaklık, ihtiyatkârlık, dikkatlilik.
sergi-, 1. havalanmak, tazelenmek, (güneşte, havada) kurumak et veya balık hakk.); kir sergisin-: bırak çamaşır bir parça havalansın ve kurusun; kün sergidi: hava bir parça açıldı; köönüm sergidi: bir parça rahat ettim; kendimi iyi hissediyorum. 2. bir şeyin içinden düşmek; kurtulmak.
sergigensi-, hafifçe havalanmak, bir parça kurumak.
sergit-, dinlendirmek, tazelendirmek, rahatlandırmak; at sergitip al-: atları bir parça dinlendirmek.
sergüü, işs. sergi-‘ den.
serik = tsirk.
serin, birin sözünün tekidir.
serinde-, birinde sözünün tekidir.
seriya, r. seri.
serke, 1. iki yaşına basan teke; 2. mec. kösemen.
serkülör, kon. =tsirkulyar.
serme-, sallamak, kapmak maksadiyle eli şiddetle uzatmak; kanat serme-: kanat çırpmak; kol serme-: 1) kasdetmek, tasaddi eylemek; 2) zaptetmeye çalışmak; kalem serme- mec. yazmak.
Dostları ilə paylaş: |