serpilt-, et. serpil-‘ den.
serpim, kolların alabildiğine açılışı.
serpindi, serpinti; tolkundun serpindi kırları: dalgaların tepeleri; örttöngön oşo kazandın serpindisi tiybesin: folk. alevdeki kazanın kıvılcımları dokumasın.
serpindüü, şiddetli, sert; serpindüü cel: sert, şiddetli rüzgâr.
serpiş I, kapışma.
serpiş – II, biri birine yapışmak ve çekmek; kapışmak, tutuşmak.
serpişüü, muharebe, kapışma.
serptir-, et. serp-‘ ten; murut serptir: bıyıkların ortasını kesmek; kaş serptir-: kaşı kesmek suretiyle inceltmek.
sert, f. nâhoş, berbat; önğü sert: çirkin (yüz hakkında); közümö sert uçuradı (yahut köründü): bana fena intiba bıraktı; o hoşuma gitmedi.
serüün, mutedil sıcaklık, serin, tazelik veren; serüün cel: hafif, lâtif esinti.
serüündö-, serinleşmek, serüündöp cür-: soğuğa da, sıcağa da katlanmadan, mutedil havada gezmek.
Dostları ilə paylaş: |