|
|
səhifə | 1475/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| solku, 1. soldaki; 2. olku kelimesiyle bir arada kullanılır; 3. solktu at: mukavemetsiz at.
solkulda-, 1. esnemek (uzayıp kısalmak), sallanmak; solkuldağan çıbık: bükülgen çubuk; solkudapıyla-: hıçkırarak ve vücuduyle sarsırarak ağlamak; 2. tam tazeleik çağında bulunmak; sokuldağan ciğit: terü taze delikanlı; solkuldap turğan caş ösümdük: taze ve usareli bitki.
solkuldak, esnek, sallanan; solkuldak araba: yaylı araba.
solkuldat-, et. solkulda-‘ dan.
solkuluk, sallanma.
solo-, 1. (hapse) kapatmak; 2. tıka basa doldurmak, tıkmak.
soloğoy, solak.
soloğoylon-, sol elle iş görmek (solak hakkında).
solok: solok en, bk. en II.
solot-, et. solo-‘ dan.
solu-, 1. solmak; 2. = solukta-; solup solup: sık sık soluyarak.
solukta-, 1. solumak, şiddetle ve sık sık nefes almak (sıcaktan, yorgunluktan, nefes darlığından); 2. hıçkırıkla ağlamak.
Dostları ilə paylaş: |
|
|