soolo-, soola-, teşkin etmek, teselli vermek; aldap soolop: her türlü öğütlerle, tatlı sözlere avutarak, tatlı sözlerle igfal ederek.
soolot-, soolat-, teskin eylemek; teselli etmek.
soolt-, yok etmek, kökünden kaldırmak, helâl etmek, kurutmak.
sooltul-, yok edilmek, kökünden kaldırılmak.
sooltuluu, işs. sooltul-‘ dan.
sooltuu, imha etmek, kökünden kaldırma.
sooluk I, sağlık, sıhhat; den sooluk: beden sağlığı; den sooluk- çonğ baylık ats. sıhhat- büyük zenginliktir.
sooluk II, beş yaşına basan koyun.
sooluk- III, sükunet bulma, susmak, dinmek, gevşemek.
sooluu, 1. tükenme; kuruma; 2. zamanı geçme.
soop, a. dn. sevap, sevaplı iş, soop boluptur: hakketmiş (-sin, -ler –siz).
soopker, a- f. dn. sevaplı iş yapan, bu gibi bir işe sebep olan kimse; bilsenğ er, menmin soopker, soop- ko cakın men bir er folk.: eğer bilmek isterseniz, sevaplı işi yapan benim; zaten ben sevaplı işlere yakın duruyorum.
sooron-, sükunet bulma, teselli bulmak, avunmak.
Dostları ilə paylaş: |