sülküldöt-, et. sülküldö-‘den.
sülönğkü, ( rad.,V) nahif, ince.
sülöösün, vaşak.
sülük, sülük.
sümbö, harbi ( çakmaklı ve kapsüllü tüfeğin ağızdan doldurup fişeği bastırmaya yarayan demir çubuk; M.).
sümbölö-, harbi ile doldurmak.
sümbölöö, harbi ile doldurma.
sünğgü-, saplanmak; ayza sünğgüdü: mızrak saplandı; şaardı közdöy sünğgüdü: şehre doğru istikamet aldı.
sünğgüt- et. sünğgü-‘den.
sünnöt, a. dn. hitan, sünnet.
sür I. heybet; heybwetli ve kurumlu görünüş, azamet, kurum, kurulma; sürü bar kişi: heybetli ve kendisine karşı başkalarının ihtiramını telkin eden çehreye malik olan adam.
sür II. açık havada kurutulmuş (et. balık); sür et: açık havada kurutulmuş et.
sür- III. 1. sürtmek, rendelemek (rende, planya ile), kazılmak; 2.ileri hareket ettirmek; hüküm sürmek; dooron sür-: yahut door sür,: hüküm sürmek; tanğ sürgöndö: şafak sökerken; ömür sürmek, var olmak, yaşamak.
sürdö-, sıkılmak,mahcup olmak, şaşırmak, afallamak.
Dostları ilə paylaş: |