süyrönğdöt-, et. süyrönğdö-‘den; kağazga süyrönğdötüp bir demeni cazıp koydu: kağıt üzerine bir şeyler karaladı.
süyröö, işs. süyrö-‘den.
süyröt-, sürükletmek.
süyrötkü, 1. bir taşıt (pulluk için); 2. mec. (insan hakkında) hiçbir işe yaramıyan, elinden hiçbir iş gelmiyen.
süyröttür-, et. süyröt-‘den.
süyrötül-, sürükletilmek.
süyrötünğkürö-, hafifçe sürüklemek.
süyrü, uzunca, müstatil, mahruti; syrü caak: uzun yüzlü.
süyrülö-, uzunca, mustatil, mahrutî yapmak; uzunca, mahrutî şekil vermek.
süyrülöö, uzunca, mahrutî şekil verme.
süyrülöt-, et. süyrülö-‘den.
süyül-I. sevilmek.
süyül-II,pas. süy II’den ; cal-kuyruğu süyülüp çubatuudan ötkön bayge atı: yelesi – kuyruğu toplanıp bağlanmış ve çubatuu boyunca geçirilmiş (bk. çubatuu) koşu atı.
süyült-, et. süyül- II’den.
süyün-, sevinmek.
süyünçü, sevinçli haber getirene verilen hediye, müjde, muştuluk.
süyüngöndük, sevinmelik; süyüngöndüktön: sevinçten, sevinmeklikten.
süyünt-, sevindirmek; sürögümdü süyüntüü: kalbimi sevindirdi.
süyünüç, sevinç.
süyünüçtüü, sevinçli, sevinç getiren; süyünüçtüü kabar: sevinçli haber.
Dostları ilə paylaş: |