şarat, çatırdı ve patlamayı taklittir; şarak şarak yahut şarak şurak: patlama, gürleme, patırtı, takırtı.
şarakta_, çatırdatmak, patlatmak, gürletmek; şakardatıp kılıç asınğan:şakırtatarak kılıç kuşandılar.
şaraktatuu, çatırdatma, gürletme.
şaraktoo, çatırdama, gürleme.
şarap, a. şarap, alkollü içki,: arak-şarap: 1) hernevi alkollü içkiler; 2) mec. ayyaşlık.
şarapat, a. esalet, şerafet.
şaraptatuu, 1. asîl; 2. mukaddes.
şardaan = şar II.
şardan I = şar II; eldin kur şardanında gana cürüp kalğan: halkın birden akın etmesi yüzünden ancak hareket etti; yalnız başlarına uyarak harekete geçti.
şardan – II, azim ve cesaretle hareket etmek.
şardana, f.: bu kılganın elge şardana bolup keliptir: senin bu yaptığın halk arasında faş olmuş.
şardanuu, işs. şardan – II’den.
şarıda _, 1. çağlamak, kaynayarak akmak; şarıldap suu turat: su şarıl şarıl akıyor; 2. mec. tanılmak, şöhreti her tarafta işitilmek.
Dostları ilə paylaş: |