şıkılduu, gibi.
şıkılıkta-, kıs-kıs gülmek ( kızlar hakkında).
şıkıra-, tepeleme dolu olmak, pek çok olmak.
şıkıray-, argın- yorgun, cansız ve meraksız bir bakışla bakmak.
şıkıt, sol elle tutulan aşık; şıkıtım köönümçö: oymarken söylenilen bir cümle (bk. tör); şıkıt bolo albayt: (başkasınınkinden) hayır çıkmaz.
şıkoo: anı bay manaptadın şıkoo boyunça kılğan: bunu bayların ve manapların baskısı altında yapmıştır.
şıkşıloor, şakak kemiğinin kualğa yakın kısmı.
şıktan-, heyecana gelmek, canlanmak.
şıktandır-, heyecana getirmek. canlandırmak.
şıktandırıl-, heyecana getirilmek; canlandırılmak.
şıktandıruu, işs. şıktandır-‘dan.
şıktandıruuçu, ilham verici, canlandırıcı.
şıktanuu, heyecana gelme, canlanma.
Dostları ilə paylaş: |