şilekeylet-, et. şikeyle-, den.
şilemey = şilekey.
şilmeyle. = şilekeyle-.
şilen-, şile-'den; şilenip berildi: büyük miktarda verildi.
silendi, rüzgârın tesiriyle peyda olan toprak yığını, suların getirdiği top. rak yığını, sulann getirdiği toprak birikintisi.
şili, boyun damarı; ayıldnığ silisinde: köyün ötesinde; şilinde arı koy-: enselemek suretiyle koğmak.
silige, r. paldım (koşuma ait).
şilte-, 1. sallamak, baş sallamak; ka-lam şilte-: kalem sallamak çabuk yazmak); but şilte-: ağır yürümek, ayaklarını sürüklemek; kılıç şilte: kılıç sallamak, kılıçla vurmak, kılıç çamak; 2. hafiyelik, iftira ve müzevirlik etmek, jurnal etmek.
Dostları ilə paylaş: |