taran I, taran (debagata yarayan bir köktür).
taran-,II, taranmak; şaşın taranıp saçını tarayıp.
tarançı = taraançı.
tarap, a. taraf; tarabınan: onun tarafından.
taraptar, a-f. taraftar.
taraptaş = taraptar.
taraş, muş. tara-'dan.
taraşa, f. sülün yavrusun (kanatlanarak uçmıya başladığı çağda).
tarat-, 1. tarattırmak, 2. dağıtmak, tevzi etmek.
taratıl- dağıtılmak.
taratış-, muş. tarat-tan.
taratut, a. çalışma, uğraşma, meşgul olma; tam saldıruğa taratut kılıp atam: ev yapmak için uğraşıoy-rum.
taratuu, dağıtma.
taratuuçu, dağıtıcı, yayıcı.
taraz, şişman olmıyan, mütenasip vücutlu.
taraza, f. terazi; taraza cildiz: mizan topyıldızı; taraza tapkın; iyilik gör!
tarbağay, ayrılmış (açılmış), apışık,
tarabay-, açılmak, apışmak.
tarbayt-, et. tarbay'dan; kolun tarbaytıp: kollarını açarak.
tarbaza = drabaza.
tarbıya, a. terbiye.
tarbıyaçı, terbiyeci, mürebbi.
tarbıyala-, terbiyeleınek, terbiye etmek.
tarbıyalan-, terbiyelenmek, terbiye edilmek.
tarbıyalat-, et. tarbıyala-'dan.
Dostları ilə paylaş: |