tatayla- , tatay (bk.) diye bağırmak; fena halde korkmak.
tataylat- , tatay (bk.) diye bağırtmak, dehşet salmak; korkutmak.
tatı- , tada malik olmak, tadını vermek; tatığan kımız: tadı bozulmuş olan kımız; toyğondo toktunun eti topura tatyat ats. : insan tokken kuzu eti bile toprak tadı veriyor; sorponun tuzu tatıdı: çorbanın tuzu iyidir; şirin tatı- : tatlı olmak; ceke calğız eki kişige tatıdım: tek başıma iki kişiye muvaffakıyetle karşı koydum; tatıbay turğan üy: tatsız ev (iyi evsaftan mahrum olan ev) .
tatık 1. tat; 2. liyakat.
tatıksız, tatsız; tatıksız turmuş: tatsız hayat.
tatım: bir tatım tuz: tek bir yemeğe konulabilcek kadar tuz.