tenti- , başı boş gezmek. serserice dolaşmak. yurdundan, kendi halkından ayrılıp gitmek; sen kayda tentip cürdünğ? sen nerelerde dolaştın? ; tentip tentip: serserice dolaşarak.
tentimiş serseri.
tentire- = tenti- .
tentit- , et. tenti-’ den.
tentüü, başı boş dolaşma. serserice gezme.
teoriya, r. nazariye.
teoriyaçı, nazariyatçı.
tep I, te hecesiyle başlıyan kelimelere takviye için katılır; tep-tegerek: yuşyuvarlak; teptegiz: dümdüz.
tep II, ( gerundifi teep’ tir ) tepmek. çifte atmak. ayakla vurmak; ayakla dürtmek; muz tep- : buz üzerinde kaymak (demiryakla, yani paten ile yahut düzce ayakla) ; kandınğ tepkeni: nabız tepmesi; selkinçek tep- : salıncakta sallanmak.
tepçi- , tegellemek; mık menen tepçip saldı: çivi ile tutturdu; suunu tepçip keç- : suyu sığ yerlerini bularak seçerek geçmek; terip- tepçip: derleyip toplayıp, teferruatına kadar dikkat ederek: terip- tepçip ayt- : mufassal bur surette inceden inceye söylemek, anlatmak.