|
|
səhifə | 1636/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| tepe = tepI; tepe-tenğ yahut tep tepetenğ: büsbütün denk; tepe-tegiz: dümdüz; dünüyönü tepe- tegiz kıldırıp: dünyayı dolaşarak.
tepek, mantar.
tepenğde- , sık sık mahmuzlamak (atlı hakkında) .
tepenğdet- , et. tepenğde-’ den.
tepenğdöö, işs. tepenğde-’ den.
tepetenğ = tepe- tenğ (bk tepe ) .
tepey- , öne doğru çıkmak; çıkık durmak (küçük nesne hakkında) ; eki toonunğ arasındağı tepeygen alaçık: iki dağın arasında sivrilip duran kulübe.
tepeyt- , et. tepey-’ den arğımağın kekeytip, kök kepiçin tepeytip, colğo cürüp kalsın. de folk. : söyleyin ona, atını kızdırarak, mavi pabuçunu giyerek yola çıksın.
tepirenğde- , hareket etmek (küçük ve sıska hakkında) .
tepirey = tepey.
tepke. tepkek, mus. keman köprüsü.
tepki. tekme. tepme: tepki ce- : 1) tekme yemek; 2) mec. hakaretlere ve cebirlere maruz kalmak; tepkinin aldına al- : tekme atmak suretiyle dövmek; tepkiye cer: kısa mesafe, yakın (harf. : tekme atılacak kadar yakın yer ) .
Dostları ilə paylaş: |
|
|