tezis, r. tez.
tıbır: tıbır-tıbır camgir tibirayt: tikir tıkır yağmur yağıyor.
tıbıra- , tepinmek, çırpınmak (ağlayan çocuk hakkında) ; ayak patırtısı çıkarmak, daha bk. tıbır.
tıbırat- , et. tıbıra- ’ dan.
tıbırçıla- = tıbıra- .
tıbırçılat- = tıbırat; butun tıbirçaltip: ayaklariyle tepinerek.
tıbış, ses, seda; sozulma tıbış: db. uzayan ses; kıska tıbış: db. kısa ses: tıbış tüşüşü: db. sesin düşmesi.
tıbıt, 1. tiftik; 2. = çöbögö.
tığılı- , tıkılmak, sokulmak; cürük oozğo tığılağanda: mec. sıkışık bir zamanda.
tığılış, itiş-kakış, izdiham.
tığın I, tıkaç, mantar, tıpa.
tığın- II, mut. tık- II’ den; (kendine) tıkamak, tıkmak; çapandı başınğa tığın! : kaftanı baş altına koy! : baş ayağınğa tığınıp atasınğ: (giyimi) hem baş altına, hem ayak altına sermişsin.
tığınçık = tığın I.
tığında- , tıkamak, sıkı kapatmak.
tığındat- , et. tığında-’ dan.
tığındoo, tıkama, sım sıkı kapatma.
tığırçık, kısa boylu, sağlam ve tıknaz (insan ve hayvan hakkında) .
tığız. 1. sağlam. sık. gergin. dar; tığız baylanış: sıkı rabıta sıkı temas; tığız baylanışkan: sıkı bağlanmışlar; sıkı temasta bulunanlar 2. acele, müstacel; tığız buyruk: sıkı emir, müstacel buyruk; tığız cumuş: müstacel iş.
Dostları ilə paylaş: |