tırmalanğdat- , et. tırmalanğda-’ dan.
tırmalanğdoo, tırmanma. tırmanıp yukarı çıkma.
tırmalat- , et. tırmala-’ dan.
tırmaloo, tırmalama, kaşıma.
tırman- , kaşınmak (kendi kendini kaşımak) .
tırmanış- , müş. tırman-’ dan.
tırmat- , et. tırma-’ dan.
tırmış- , çabalamak, olanca gayreti sarfetmek. ileriye atılmaya çalışmak.
tırmıştık, çabalama, gayret sarfetme.
tırmışuu, çabalama, cehdetme, ileriye atılmaya çalışma.
tırmoo I, tırmalama, kaşıma.
tırmoo II, tırmık.
tırmook, tarla sürgüsü.
tırp I: tırp et- : kımıldamak; tırp eterge küçü (yahut darmanı) cok: kımıldayacak hali yok.
tırp II: tırp kalbadı: hiçbir şeyi kalmadı; tırpın çığarbay (yahut kaltrbay) coğottu: izini bile bırakmaksızın imha etti.
tırpıra- , çırpınmak, titremek; tırpırap ıyla- : titreyerek ağlamak.
tırpırat. et. tırpıra-’ dan.
tırs, çatırtı, kıtırtı, gıcırtı; tırs-tırs bas- : gıcırtı çıkararak yürümek: tırs ettirip çert- : ses çokarmak suretiyle fiske vurmak; tırs etken can cok: çıt yok; tım-tırs =tımtırs.
tırsılda- , çatırdamak, kıtırdamak.
tırsıldat- , et. tırsılda-’ dan; tırsıldatıp bastır- : hızlı gitmek (başlıca, tay üzerinde) .
tırsıy. kabarık ve gergin olmak (mes. çok yemiş çocuğun karnı yahut iyi dolmuş tane hakkında) : şişmek.
Dostları ilə paylaş: |