tomuk I, 1. dizkapağı; tomuk eti tolğon: sağlam ve erkeklik çağına ermiş (insan hakkında); tomaok etinğ tolo elek, torolğon kününğ bolo elek folk.: sen henüz pekimedin, senin erkeklik çağın henüz gelmedi; tomuk eti tolğonço folk.: erkeklik çağına erinceye kadar; tomuk katmay: “lades” oynunu anran oyundur; 2. beygir ayağının köstek yeri; koyun tomuk: bir çalının adıdır.
tomuk- II, soğuktan şişmek (ten hakkında), pek fazla üşümek.
tomuyt-, vurarak kabartmak; men anı tomuyta muştadım: ben onu vücudunda şişler peyda oluncıya kadar dövdüm; al cağılıp, başıntomuytup aldı: düştü ve kafasını şişirdi.
ton I, kürk, geniş yakalı gocuk; çolok ton: kısa çocuk; özünğe karapton bıçap! kendine göre hükmetme yalnız kendini düşünme!; balanın tonu (krş. çöp 2) son, döl eşi, çocuk yatağı.