toz II, 1. toz; topolonğun toz kıldı: tozbuz etti, tarumar etti; topolonğu toz boldu: (korkudan) çil yavrusu gibi dağıldılar; 2. un tozu.
toz- III, 1. dağılıp toz olmak; azıptozup ketti: her yana dağılıp gittiler; 2. büsbütün eskimek, örselenmek (elbise hakkında).
toz- IV. 1. yolu kapatmak; tozup çık-: karşıya çıkmak; konok toz- misafir (konuk) kabul etmek; 2. beklemek, intizar etmek; 3. tutmak; murdunğdu toz! Burnunu öne doğru uzat! (oyunda; daha ör. bk. tos); bala toz: çocuğu oturak üzerinde tutmak.