tuşta-: tuştap 1. doğruca, doğru istikamet alarak; 2. tam bu dakkada, ne erken ne de geç.
tuştaş-, 1. karşı karşıya bulunanlar; atçandarğa tuştaş barıp: atlılarla aynı hizaya gelerek; 2. çağdaş, yaşıt.
tuştaştır-, dürüst uydurmak, birini diğerine uydurmak.
tuşuk-, karşılaşmak, tesadüf etmek.
tuşuktur-, karşılaşmaya zorlamak veya bırakmak, karşılaşma sebebi olmak.
tut ı, dut, dut ağacı.
tut-, ıı, tutmak; yakalamak; uuru tut.: hırsız saymak; koroonğo sak bol, konğşunğdu uuru tutpa ats.: ağılını koru, komşunu hırsız sayma!; kesek tut- mec.: yaltaklanmak, dalkavukluk etmek.
tutalan-, hırslanmak, kin beslemek.
tutam, 1. kulp, sap; 2. bir avuç (nesne); 3. dört parmak genişliğinde olan uzunluk ölçüsü.
tutamda-, 1. yumruk içinde, yumulmuş elde tutmak; 2. tutam ile ölçmek (bk. tutam 3).
Dostları ilə paylaş: |