ubal, a. günah, vebal; ubalına kal-: (birisi için) mes’ul olmak; ağa ubal boldu: ona ziyan oldu, o mutazarrır oldu, ona zor geldi; ubalsoobunğ bolot: her halde senden dolayı mesuliyet hasıl olacak; ubal-soobu eç kançalık emes: ondan dolayı hiçbir mesuliyet olmayacak.
ubalan-, ufalamak. parçalanmak.
ubara, f. rahatsız edilmiş. zahmete katlanmış, rahatsız etme, zahmet verme; ubara bol-: rahatsız edilmek; ubara bolbo!: rahatsız olma!; ubara kıl- rahatsız etmek, zahmet vermek; ubara tart-: ıstırap çekmek zahmetlere katlanmak; ubaranğdı köp tarttım folk.: senin zahmetini çok çektim.