bagıştal, pas. bagışta-dan.
bagıştan, mut. bagışta-dan.
bagıştoo, ithaf, ihda (hediye, atiye verme).
bagıt, yön, veche ; bagıt al : yönelmek, doğrulmak ; sayası bagıt : siyasî veche.
bagıtta, istikamet vermek, yön göstermek.
bagıttal, et. bagıtta-dan.
bagittoo, işs. bagıtta-dan.
bagıttooçu, istikamet veren, yön gösteren.
bagon, kon. = vagon.
bagön, r. kon. omuzluk; epolet.
bagörnöy, r. yahut bagörnöy kagaz tar. ulak atlarından istifade eylemek için vesika.
baguu, 1. nezaret, bakım; mal baguu : davarcılık; cılkı baguu : hayvan yetiştirme işi 2. besleme (iaşe ve infak) ; atasının baguusunda : bababsının bakımım altına.
baguuçu, nezaret eden , bakan.
baguuçuluk, mal baguuçuluk : hayvan yetiştiricilik, davarcılık ; çoçko baguuçuluk : domuzculuk.
baguusuz, nezaretsiz, bakımsız kimse.
baguusuzduk, bakımsızlık, k,msesizlik.
bagzal, kon. = vokzal.
bak I. f. bahçe, bağ; sebze bostanı.
bak II. f. (ve bakıt) : talih, baht: muvaffakiyet: bak kumar : can harisi, ikbalperest; bak kongon cigit : şanslı delikanlı; bak talaş : mevki peşinde koşmak, mevki için çekişmek; baktınğ ozsun! : talihin yükselsin! bak- taalayı açılsın! : şansı açılsın; bak al yahut bak bas : ezmek yenmek; bak aldır : yenilmek, kendisi yendirmek; bak aç : talih yolunu açmak; menin badıma : talihime karşı; babızga kayçı : bahtımıza karşı.
Dostları ilə paylaş: |