A I, taacüp haykırması; taaccüp veya memnuniyetsizlik edasiyle sual; 3



Yüklə 6,96 Mb.
səhifə286/1828
tarix03.01.2022
ölçüsü6,96 Mb.
#48112
1   ...   282   283   284   285   286   287   288   289   ...   1828
bulak I, 1. pınar; mec. kaynak (memba) ; anık bulaktardan alıngan malımattarga karaganda: mevsuk membalardan alınan malumata göre; 2. sıraca; kulagı bulak: sıracalı (kulaktan irin geldiğinde) ; emçek bulak: meme iltihabı.

bulak II, bulak- bulak et = bulakta; bulak-bulak etip, koyon kaçıp cönödü: zıplayarak (tüylü) tavşan kaçmıya başladı.

bulakta- I, deprenmek, bir yandan öbür yana sallanmak (yumuşak, tüylü nesne hakkında, diyelim, tilki kuyruğu hakkında) ; bulaktap bas- (genç kadın hakkında) : süzülerek, tavus gibi yürümek.

bulakta- II, fışkırmak (mayi hakkında).

bulaktat-, et. bulakta II den; caş bulaktat- : bol bol gözyaşı dökmek.

bulaluu, lifli; uzun bulaluu pakta: uzun lifli pamuk.

bulamık, bulamaç.

bulan, 1. bir nevi ceylan; 2. kula; 3. parlak.

bulanğ, bulanğ et yahut bulanğ kak: ansızın gözükmek (göze hoş gelen herhangi bir nesne hakkında) ; tülkü bulanğ etip (yahut bulanğ kagıp) köründü: ansızın tilki gözüktü (güzel bir şekilde ansızın göz önünde peyda oluverdi) ; elenğ- bulanğ bk. elenğ.

bulas, eles- bulas körünöt: hayalmeyal görünüyor (uzakta bulunan bir nesne hakkında).

bulasta-, parlamak, yıldıramak; parlak ve mükellef görünüşte bulunmak; << dişitavus >> şeklinde olmak; bulastap bas- : tavusvari yürümek (nefis ve parlak elbiseler giyerek) ; bulastagan köynök: iyi kumaştan dikilmiş olan bol ve uzun giyim.

bulastat-, et. bulasta- dan; bulumdan kılgan çong içik bulastata camındı folk. kıymetli kumaştan mükemmel bir kürkle örtündü; bulastatıp köynök kiydi: o kadın (iyi kumaştan) bol elbise giydi.


Yüklə 6,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   282   283   284   285   286   287   288   289   ...   1828




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin