|
|
səhifə | 293/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| buradar, f. 1. dost; 2. mahbube; mahbup.
burak I, (Rad.) koyun ağılı.
burak II, a. 1. mit. efsanevî binek hayvanı. (Bu hayvana binerek Peygamber Muhammed göğe çıkmıştır) : 2.yürük at.
buraktat-, caş buraktat : iri gözyaşları dökmek.
bural-, 1. burmalı olmak; yılankavı olmak; vida ile mıhlanmış olmak, bükerek pekitilmiş olmak; 2. gevşemek; buralgan aç : gayet aç.
buralış-, müş. bural-dan
buralt-, et. bural-dan; boporoz tütünün buraltıp : (ağzından) cigara dumanını savurarak.
buraluu, işs. bural-dan.
burama, burmalı; vida; burgu, şişeaçar (tire-bouchon).
buramaluu, vidalı, burmalı.
burana, 1. direk; 2. kule
buranğ, kıvrılma; kırıtma; cılanday buranğ taştayt : yılan gibi kıvrılıyor; cılanday buranğ bel : ince ve bükülgen bel; buranğ bel kelişimdüü kız : ince belli, endamlı kız.
Dostları ilə paylaş: |
|
|